5 Aralık 2010 Pazar

içinde markajladığı bebeğe ..

      O içinde markajladığı bi filmi izler gibi izlerken kendi büyük sevgisini , ona dokunamamaya mahkumdu .
Halbuki o kadar saf o kadar duruydu ki onun sevgisi kimse karşısında duramazdı istese .
     Karanlıkta bulduğu ışıktı , yalnızlıkta bulduğu benlikti onu sevmek.  Kendi ruhunu söküp onu koymuştu ruhu yerine . O kadar çok sevmişti onu , o kadar büyüktü sevgsi , o kadar sonsuzdu ama ona dokunamamaya mahkumdu.
     Kendi içinde markajlardığı bi filmi izler gibi izlerken onu ,o başkasının hayatıydı . Başkasının sevgilisi , başkasının kadını . Çocuk ona dokunamamaya mahkumdu . Hep dışardan izlemeye , yenilmeye , üzülmeye , kendi içinde filmini devam ettirmeye mahkumdu .
    Kelimeler kustu gecelerce , sayfalarca . Ruhunu temizlemye çalıştı onlarla . Yazarsa belki uzaklaşırdı ondan.Belki aklına gelmez , kimbilir belkide unuturdu.
    Yazdı ,yazdı , yazdı... İçindeki her şeyi kustu .. Ama unutamadı .. O kadar büyüktü ki onun sevgisi unutmasına izin vermedi yazdıkları. Yazdıkca sevgisinin büyüklüğünü farketti çocuk . Yazdıkca onun duruluğunu güzelliğini ona kattıklarını anladı  ama ona dokunamamaya mahkumdu .
    O başkasının hayatını izlemeye mahkumdu bi pencere ardından. Ona o kadr yakın bi o kadarda uzak olmak canını yaksada . O başkasınındı . Kendi içinde yaşamaya mahkumdu sevgisini çocuk .
    Bir kere bile ona "seni seviyorum" diyememeye mahkumdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder